Adı hafızalara kazınan aykırı bir fotoğrafçı: Şahin Kaygun

“Alıştığımız fotoğraf, alıştığımız resim değil ama ne oldukları beni ilgilendirmiyor. Önemli olan iyi bir şey olması. Sanatçı çalışırken onun nasıl adlandırılacağını pek hesaba katmaz.”

  Şahin Kaygun
(1951-1992)

Türk fotoğraf sanatında adını hafızalara kazıtmış aykırı bir fotoğrafçı Şahin Kaygun. Bu aykırı kişiliği, fotoğraf sanatına yeni bir boyut kazandırmasına vesile olmuştur 41 yıllık kısa ömründe.

“Şahin Kaygun” ismini duyduğunuzda, aklınıza ilk gelen kelime muhtemelen “polaroid” olacaktır… Türkiye’deki ilk Polaroid Fotoğraf Sergisine imzasını atmış olması, yeniliklere sürükleyici başarılarından yalnızca biridir. Bu sergideki eserlerinden bazıları, “Uluslararası Polaroid Koleksiyonu”na alınmıştır.

Araştırmacı kişiliği ve duyarlılığıdır onu farklı kılan. Kurallara bağlı kalmayı sevmez Şahin Kaygun ve bu onu alışılmışın dışında çalışmalar üretmeye götürür. Dışavurumcu eserleri ile ünlüdür.  Kendisiyle yapılan bir görüşmede amacının fotoğraf çekmek değil, fotoğraf yapmak olduğunu söylemiştir. Resim ve grafikle iç içe geçer fotoğrafları. Yenilik onun işidir. Yaşadığı dönemin hâkim anlayışını bir kenara koyup cesur çalışmalara imza atmış, fark yaratmıştır.

Sanatı öyle yoğun benimsemiştir ki, eserlerine baktığınızda saatlerce düşüncelere dalmanız olası. Diğer sanat dallarıyla da oldukça ilgili olmuştur ömrü boyunca. İki filmde yönetmen koltuğuna oturmuştur. Ama oturduğu yerde durduğunu da hiç sanmıyorum. Üretken sanatçının yönettiği filmlerden biri 1987 yapımı “Dolunay”, diğeri ise bir yıl sonra çekilen “Afife Jale”. Kaygun’un sanat yönetmenliğini üstlendiği Afife Jale’nin emektarlarından biri de iddialı oyunculuğuyla Müjde Ar.

 Afife Jale’de rol alan oyunculardan Şahin Yenişehirlioğlu bir söyleşisinde Şahin Kaygun için şu yorumlarda bulunuyor:

“Çok duyarlı bir sanatçı, aynı zamanda çok da iyi bir fotoğraf sanatçısı, fotoğraf makinesini çok iyi tanıyor… Mercekleri, çerçevelemeyi, karelemeyi gözünüzle iyi yaptığınız zaman, bu sinemaya çok iyi hizmet eder. Bu bir boyuttur, bir boylamdır, bir olgudur. Şahin’de bunlar vardı. Reklam filmleri de çekmişti. Onun için geçiş o kadar zor değil, yeter ki siz onu isteyin, arzulayın, burada arzulamayı, istek anlamında kullanmıyorum: büyük, dolayımsız, çaplı istek, şiddetli istek anlamında kullanıyorum. Şahin’de bu vardı. Sinemaya adını kolaylıkla yazdırabildi. İkinci filminin de yapımını kendisi üstlendi. O filmin çekimleri esnasında çok ama çok üzüldü. İnşallah onun, o ağır hastalığına neden olmamıştır bir ölçüde bu üzüntüleri.”

Kaygun’un asıl bahsetmek istediğim yönü fotoğrafçılığı. Döneminin sanatçılarını ölümsüzleştirdiği “Sanat İnsanlarımız” adlı çalışmasında Bedia Muvahhit’in dalgın bakışlarına eşlik edebilir, Fâzıl Hüsnü Dağlarca’yı muzip gülümsemesiyle zihninize kazıyabilir, Timur Selçuk’un düşünceli yüzünü anımsayabilirsiniz. Turgut Uyar’ın da portre fotoğraflarını çekmiştir Şahin Kaygun.

Siyah ve Beyazlar, Eski Zaman Denizleri, Boyamalar… Görülmeye değer pek çok ânı gözlerimizin önüne taşıdığı için ona teşekkür edip saygılarımı sunuyor, sizi onunla baş başa bırakıyorum.

Kaynaklar:

http://www.fotografya.gen.tr/issue-13/s_kaygun/Polaroidler/polaroidler.htm
http://www.fotografya.gen.tr/issue-13/s_kaygun/Yazilar/yazilar_index.htm
http://www.artfulliving.com.tr/detay/sahin-kaygun-ve-sanati
http://www.fotografya.gen.tr/issue-13/s_kaygun/Yazilar/leylasoylesi.htm
http://www.fotografokulu.org/2010/03/sahin-kaygun-fotograf-sergisi/
https://vesaire.org/fotograf-yapan-adam-sahin-kaygun/

Bir yorum ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir